Tarih

Büyük Efendi: Talat Paşa

Asla derileşmezdi vezir esbabı sende

Sen zorla büyüktün ne kadar istemesen de…

En sonra eğildinse de kurşunla eğildin,

Altınlar akarken züğürt ölmeyi de bildin.

Neymiş sana heykel? Ne demekmiş sana türbe?

Arkanda kalan tertemiz ismin yetişir be!

 

Tam adıyla Mehmet Talat Paşa, Türk devlet adamı, Osmanlı Hürriyet Cemiyeti’nin kurucularından ve İttihat ve Terakki’nin ileri gelenlerindendir. 1874 yılında Edirne’nin Kırcaali ilçesinde doğmuştur. İlk öğrenimini şu an Kırklareli’nin Vize ilçesinde gördükten sonra Edirne Askeri Rüştiyesi’ni bitirdi. Gençliğinin ilk yıllarında Jön Türkler hareketine katılmıştır. Jön Türkler hareketinin ve İttihat ve Terakki’nin o yıllarda gizli bir örgüt olması sebebi ile arkadaşları ile tutuklanmış 1.5 yıl hapsedildikten sonra serbest kalmıştır. Serbest kaldıktan sonra Edirne’de durmasına izin verilmemiş ve Selanik’e sürülmüştür. Burada Selanik Postanesi’nde seyyar postacı olarak işe girmiştir.

(Burada seyyar postacı olarak işe girmesinin sebebi yukarıda dediğimiz gibi katıldığı hareketin gizli olması sebebi ile yurt dışında bulunan İttihatçılarla, yurtta bulunan İttihatçıların mektuplaşmalarını kontrol etmek ve rahatça sağlayabilmek içindir.)

Selanik Postanesi’nde 1 yıl sonra Posta ve Telgraf Başmüdürlüğü’nde katipliğe yükselmiş, 1903 yılında aynı kurumda tahrirat başkatipliğine yükselmiştir. Görevine devam ettiği yıllarda da siyaset ile yakinen ilgilenmiştir.

Fikir Hayatının Gelişmesi

1874 doğumlu Talat Paşa, 11 yaşındayken 1885 yılında eniştesi İsmail Yürük ile tanışmış ve aralarındaki konuşmalar küçük Talat için bir dönüm noktası olmuştur. Eniştesi kendisine Abdülhamid’i devirmek ve istibdadı kaldırmak için Avrupa ve Mısır’da bulunan Türk vatanperverlerin yaptıklarını anlatıyordu. İlerleyen yıllarda fikir hayatının şekillenmesinde katkıda bulunan diğer isim de mebusluk da yapmış olan Hafız İbrahim’dir. Selanik Postanesi’nde görev almadan önce bağlantılarını artırmıştır. Bağlantıları arasında Merkez Hastanesi baş doktoru Doktor Mehmed Bey, Süvari Alayı doktoru İsmail Bey gibi isimler vardır. Burada yaptıklarından ötürü hapsedilmiş ve daha sonra yukarıda bahsettiğimiz gibi Selanil Postası’nda işe girmiştir. Seyyar postacılık yaptığı dönemlerde dahi boş durmamış, Alyans Israilite okulunda Türkçe öğretmenliği yapmıştır. Burada öğretmenlik yaptığı zamanlarda yakın çevresinden duymaya vakıf olamayacağı bilgiler öğrenmiş ve çeşitli konularda bilgisi artmıştır. 1903 yılında tahrirat başkatipliği yaptığı sırada ise İtalyan Obediyası’na bağlı Makedonya Risorta mason locasına girdi. Bazı kaynaklara göre aynı zamanda Bektaşi tarikatı mensubu idi. Her ikisini de siyasi muhalif örgütlenmesi için kullandı. Aynı yıllarda Selanik’te bulunan muhaliflerin örgütlenmesi için çalıştı. Muhaliflerin örgütlenmesinin bir gizli cemiyet vasıtası ile olacağına kanaat getiren Talat Paşa derhal Paris ile (Jön Türkler’in çoğu o yıllarda Paris’te bulunuyordu) mektuplaşmaya başladı. Paris’te bulunan Jön Türkler, Talat Paşa’nın bu fikrine olumlu yaklaşmışlar ve bu cemiyetin memlekete çok büyük fayda getireceğini beyan etmişlerdir. Çıkan karardan sonra Talat Bey arkadaşları İsmail Canbolat, Mustafa Rahmi Bey ile Osmanlı Hürriyet Cemiyeti’nin idaresini üstlenerek kurmuşlardır. (1906)

Cemiyet özellikle düşük rütbeli subaylar tarafından benimsenmiş ve çoğunluk onlardan oluşmuştur. Gizli olarak kurulmuş olmasına rağmen siyasi ve sosyal hayatın müsait olması sebebi ile cemiyet Makedonya ve Balkanların diğer şehirlerine hızlıca yayılmıştır. Örgüt 1 yıl boyunca Balkanlarda faaliyetini sürdürmüş, 1907 yılında ana merkezi Paris’te bulunan Osmanlı Terakki ve İttihat Cemiyeti ile birleşmiştir. İki cemiyetin birleşmesi Osmanlı Terakki ve İttihat Cemiyeti Dahili Merkez-i Umumisi oldu. Talat Bey burada teşkilatın katibi olarak görev aldı. Görevi yüzünden alınan bir jurnal (ihbar yazısı, o dönemler II. Abdülhamid’e bilgi sağlayan aynı isimle anılan jurnalciler vardır)  sebebi ile Selanik Postanesi’ndeki görevinden azledilmiştir. (1907)

Talat Bey’den Talat Paşa Olmaya Giden Yol

Görevinden azledildikten sonra cemiyetin işleriyle daha yakından ilgilenme fırsatı bulan Talat Bey, 1908 ihtilalinden önce iki sefer İstanbul’a gitmiş, burada cemiyetin İstanbul şubesinin kurulması için çalışmıştır. 1908 ihtilalinin hazırlanmasında önemli rol oynamıştır. İhtilalden sonra cemiyet tekrardan Osmanlı İttihat ve Terakki Cemiyeti adını almıştır. İttihat ve Terakki cemiyetinin en önemli idarecilerinden biri haline gelen Talat Bey, aynı yıl yapılan seçimlerde Edirne mebusu olarak seçilmiştir ve Meclis-i Mebusan’da birinci reis vekilliğine getirilmiştir. 8 Ağustos 1909 tarihinde Dahiliye Nazırı (İçişleri Bakanı) olmuştur. Dahiliye Nazırlığı görevinde Murak Bardakçı’nın anlattığı bir anısı vardır:

“Damat, saray damatı bir zat Talat Paşa’ya gidip valilik istemiş.

Talat Paşa “veremem” demiş.

Ama sarayın, padişahın damadı adam…

“Şimdi, siz” demiş.”Nahiye Müdürlüğü yaptınız mı ? Hayır”.

“Kaymakamlık yaptınız mı?” demiş. “Hayır” demiş damat.

“Ama, mülkiye mezunuyum” demiş.

“Emsalleriniz, hangi vazifede şimdi?”

“Kaymakam” demiş.

“İsterseniz kaymakam yapayım ama vali yapmam. Haa, sen bu dereceleri atlamadan nasıl Dahiliye Nazırı oldun? diye soruyorsanız bana, ben ihtilal yaptım” demiş.

11 Şubat 1911’de bu görevinden istifa ettikten sonra 4 Şubat 1912’de Posta ve Telgraf Nazırı olarak yeniden kabinede yerini almıştır. Balkan Harbi’nin patlak verdiği yıllarda gönüllü olarak orduya yazılmıştır. Onun gibi bir siyasinin askere katılması kötü yorumları üzerine çekmiştir. Kötü yorumların üzerine muhalif propaganda yapması da eklenince bu gerekçe ile İstanbul’a geri gönderilmiştir.

1.Balkan Savaşı’ndan sonra olan Babıali Baskını’nda düzenleyici ve uygulayıcı olarak yer almıştır. II. Balkan Savaşı’nda Edirne’nin geri alınması için bir askeri harekat başlatılması yönünde önemli işler yapmıştır. Babıali Baskını’ndan sonra sadrazam olan Mahmut Şevket Paşa’nın öldürülmesi ile Said Halim Paşa kabinesi kurulmuş ve bu dönemde devlet siyasetinin en önemli adamlarından olmuştur. Devrin en ünlülerinden diğer iki paşa olan Enver Paşa ve Cemal Paşa ile Üç Paşalar iktidarını kurarak son dönem Osmanlı siyasetine damga vurmuşlardır.

Dahiliye Nazırlığı yaptığı 1915 yılında, Ermeni Tehciri’nde bütün sorumluluğu üzerine alarak Ermeni Tehcirini başlatmıştır. 1917 yılında Said Halim Paşa’nın sağlık sorunları sebebi ile istifa etmesinin ardından vezirlik rütbesi alarak Sadrazamlık makamına yükselmiştir. Sadrazamlığının ilk anlarında memleket savaş durumu ile çok zor durumdaydı. Karaborsacılık ve stokçuluk çok fazla olduğu için kanunlar çıkartmış fakat çıkarılan bu kanunlarda işe yaramayınca İaşe Nezaretini kurdurmuştur.

I.Dünya Savaşı’nda Almanların ard arda yenilgi haberleri gelmeye başlayınca Talat Paşa en iyi barış yollarını bulabilmek adına Berlin’e gitmiş burada her devletin kendi başının çaresine düştüğünü görünce tekrardan İstanbul’a dönmüştür. 7 Ekim günü İttihat ve Terakki Meclis Grubu’nu toplamıştır. Çıkan karar neticesinde 7 Ekim akşamı padişaha giderek sadaretten çekileceğini bildirmiştir. 7 Ekim’de bildirilen karar resmi olarak 13 Ekim’de açıklanmıştır.

1 Kasım 1918 gününde Talat Paşa son kez kongre başkanlığı yapmış örgütün fesih kararını açıklamıştır.

1-2 Kasım gecesi yanında Enver Paşa ve Cemal Paşa ile Alman torpido gemisi ile önce Sivastopol’e oradan da Berlin’e geçti.

Berlin’de Hayatının Geri Kalanı ve Ölümü

Berlin’e geldiğinde yine çalışmalarına devam etmiş ve Mustafa Kemal Paşa ile temaslarda bulunmuştur. Burada “Ali Sai” takma adını kullanmıştır. Lahey kentine yolculuk yapmış burada Bolşevikler ile temasa geçmiştir. Bu temasın esas amacı Anadolu’daki milli hareketin İngiltere’nin başını çektiği batılı emperyallere karşı birlikte hareket edebilecek duruma getirilmesi idi. Fakat daha sonra Bolşeviklerin Türklere ve Müslümanlara karşı uyguladığı politikalar sebebi ile temaslarını sonlandırmıştır.

Berlin’de geçirdiği iki buçuk yılı aşkın zamanda Talat Paşa kendisine yakın gördüğü yabancı çevrelerle temasa geçmiş ve bunlardan elde ettiği bilgileri VE belgeleri Mustafa Kemal Paşa’ya mektupla haber vermiştir.

Bu yıllarda çok büyük bir şekilde parasızlık çeken Talat Paşa hatıralarını kaleme almıştır. Burada bulunduğu en önemli faaliyetlerden birisi ise Şark Kulübü’nü kurmasıdır. (Şark Kulübünün amacı kulüp adına toplanan paralar fakir doğulu öğrencilere dağıtılacak, doğuluların Avrupa’yı tanımaları kolaylaştırılacak, doğu hakkında eserler yazılacak ve propagandalar yapılacaktır.)

Taşnaksutyun taraftarı Ermeniler I. Dünya Savaşı’nda Ermenilerin tehcir edilmesi kararında İttihat ve Terakki ileri gelenlerini suçlamış ve liderlere suikast düzenleme kararı almışlardır.(Operasyona koydukları isim Operasyon Nemesis’tir)

Operasyonları idare etmek için ABD’den Anadolu’da yaşamış bir Ermeni olan Hagop Der Hagopyan’ı görevlendirmiştir.

Suikast için Soğomon Tehliryan görevlendirilmiştir. Tehliryan hayvanat bahçesine gitmekte olan Talat Paşa’yı geriden takibe almış, Paşa, hayvanat bahçesinde bir tur attıktan sonra Şark kahvesinde oturmuş. Kahvesini içtikten sonra evine gitmek üzere yürümeye başlayan Talat Paşa, saat 11 sıralarında evinin bulunduğu Hardenberg Sokağı’na girmiş, evinin önüne geldiğinde Tehliryan, Paşa’nın omzuna dokunarak “Talat, Talat” diye seslenmiş. Arkasını döndüğünde başına tek kurşun sıkarak silahı atıp olay yerinden kaçmıştır. Rahmetli Erol Şadi Erdinç’in bir programda anlattığına göre öldüğünde ayakkabısının altı deliktir. Talat Paşa olay yerinde hayatını kaybederken katil tam olarak kaçamadan yakalanmış ve polise teslim edilmiştir. Paşanın üzerinden sahte kimliği olan Ali Sai çıkınca ilk önce teşhis edilememiş bu yüzden naaşı iki saat kadar olay yerinde kalmıştır. Olayı uzaktan gören Salim Bey’in teşhis etmesi ile polis tutanaklarına Talat Paşa’nın öldürüldüğü haberi geçti.

Hain bir kurşunla öldürüldüğü vakit cebinde yalnızca on mark (Cemal Kutay’a göre 88 mark) bulunmuştur. Heybetli görüntüsü ile bilinen Talat Paşa Berlin’e ilk geldiği sıralarda 108 kilodan “vatan, vatan” diye acı çekerek kısa sürede 90 kiloya düşmüştür.

Arkadan kurşunlanarak şehit edildikten sonra Talat Paşa’nın şahsi eşyalarını almak için karakola giden İttihat ve Terakki’nin Umumi Katibi Mithat Şükrü Bleda’nın Almanya’da yüksek tahsil yapan ve sık sık Paşa’yı ziyaret eden oğlu Turgut Bleda şehit olan sadrazamın şahsi eşyalarını cüzdanında 10 mark, bir Kuran-ı Kerim ve kendisine arkadan ateş edildiği için çekmeye fırsat bulamadığı bir Browning tabanca olarak aktarmıştır.

Rahmetli Tarihçi Mustafa Çalık ise böyle bir suikast olayını daha önceden ilk tehcir hadisesinden sonra olabileceğini tahmin eden Talat Paşa ve hanımı Hayriye hanımefendinin konuşmasını şöyle aktarır:

“Tehcir kararını kim alabilirdi? Kim alabilirdi tehcir kararını? Tehcir kararının, galibi ihtimal ile eskilerin tabiri ile ağleb-i ihtimal hayatına mal olacağını Talat bilmiyor muydu? Hayriye Hanım anlatıyor; “Dedim ki:” diyor. Bu Taşnakçılar, bu Hınçakçılar, bu ramgavarcılar –bir yığın fraksiyon var- bunlar çok kıyıcıdırlar. Hayatınıza kastedebilirler bu yüzden. Dedi ki bana; diyor, Hayriye Hanım, Allahtan geri ne durmuşuz, kaderde ne varsa o olur. Bir Talat gider, Bin Talat gelir!

Öldürülüşünün ardından 1926 yılında da şehit olarak kabul edilmiş ve ailesine vatani hizmet maaşı bağlanmış bir de ailesine ev tesis edilmiştir. Berlin’de Türk mezarlığında bulunan naaşı 1943 yılında Bakanlar Kurulu kararı ile Türkiye’ye taşınmıştır. Özel bir vagonla getirilen naaş 25 Şubat 1944 günü Sirkeci Garı’nda karşılanmış ve top arabasıyla, törenle Abide-i Hürriyet Şehitliği’ne defnedilmiştir.

Hakkında Söylenilen Sözler

“Talat inanılmaz zeki, çok iyi bir politikacı ama en büyük eksikliği aşırı milliyetçi olması”

Alman Büyükelçisi Kühlmann

“Talat Paşa tam bir halk adamıdır.”

Erol Şadi Erdinç

“Bana göre İttihatçılar hakkında şunu şöylemek lazımdır: Ölmüş bir millete yeni bir ruh verdiler.”

Erhan Afyoncu

“İttihat ve Terakki’nin yetiştirdiği en büyük adam galiba Talat idi…”

İsmet İnönü

İngiliz raporlarında kendisinden ayrıca şöyle bahsedilmektedir: Şu an İçişleri Bakanı olan Talat Bey, İttihat ve Terakki Komitesi’nin en çarpıcı kişiliklerinden biridir. Hem 1908, hem 1909 devrimlerinde önemli bir rol oynamıştır. Ve o zamandan beri bakan veya hükümetin politikasını belirleyen gizli bir grubun üyesi olarak etkisi her zaman güçlü olmuştur. Devrimden önceki yaşamı mütevazıdır. Yıllık 100 sterlin maaşla küçük bir memurdu. Görünüşü, sadrazama zırlık oluşturacak şekilde uzun boylu ve iri yapılıdır. Yüksek kapasiteli ve büyük enerjisi olan vicdansız ve tamamen korkusuz bir adamdır. Aşırı derecede vatanseverdir. Birçok fırsata sahip olmasına rağmen zenginleşmemiştir. Tek amacı; ülkesinin yeniden doğuşudur. Bu amaca ulaşmak için her zaman en iyi yolları seçip, seçmeyeceği şüpheli olabilir. Arkadaşlarıyla birlikte kendisinden beklenenden daha fazlasını yapabilir.

Kaynak: Prof. Dr. Gülsüm Polat

 

“Talat’tan geriye Türkiye kaldı.”

Mustafa Çalık

Sonu ise kendisi ile yapalım

“Yatakta ölmek nasip olmayacak. Ziyanı yok, varsın vursunlar. Vatan, benim ölümümle bir şey kaybedecek değildir.”

 

Kaynakça

Hasan Babacan, Mehmed Talât Paşa, 1874-1921: Siyasi Hayatı ve İcraatı, Ankara 2005, tür.yer.

Talat Paşa, Hatıralarım ve Müdafaam, İstanbul 2006.

Talât Paşa’nın anıları, İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları. s. 3

https://ataturkansiklopedisi.gov.tr/bilgi/talat-pasa-1874-1921/

https://turksandarmenians.marmara.edu.tr/tr/talat-pasanin-oldurulmesi-ve-katilin-yargilama-sureci/

https://www.haberler.com/talat-pasa/biyografisi/

The National Archive, Foreign Office, 1913 Annual Report (Turkey), Kew/United Kingdom

Murat Bardakçı, Tarihin Arka Odası

Mustafa Çalık, Habertürk

YALÇIN, Hüseyin Cahit, Talât Paşa, İstanbul 1943.

Çavdar, Tevfik (1995), Talât Paşa Bir Örgüt Ustasının Yaşam Öyküsü, Ankara.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu