Genel KültürTarih

Yeniden Doğuş: 30 Ağustos Zafer Bayramı

Memleketimizi esir etmek isteyen düşmanları behemehal mağlup edeceğimize dair olan emniyet ve itimadım bir dakika olsun sarsılmamıştır.

Mustafa Kemal Atatürk

Öncelikle 30 Ağustos Zafer Bayramı sebebiyle başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere silah arkadaşlarını, şehit ve gazilerimizi rahmetle anıyoruz.

Zafere Giden Yol: Büyük Taarruz

İstiklal Savaşı’mızın dönüm noktalarından biri olan Büyük Taarruz, Türk milletinin var olma savaşıdır. Bu büyük savaş öncesi Türk Silahlı Kuvvetleri, Mustafa Kemal’in Melhame-i Kübra (Kıyametten önceki büyük savaş) olarak adlandırdığı Sakarya Meydan Muhaberesini kazanmış olsa da düşman ordusunu topyekün bir şekilde yok edecek güce sahip değildi. Bu yüzden meclis, milletimizden son kez sorumluluk istedi. Hükümetimiz bizden iki kat fazla olan Yunan ordusuna karşı kısa bir hazırlıktan sonra taarruz kararı verdi. Bu kararın başarıya varacağı düşüncesi Yunan ordusunda görülen maneviyat kırılmasına dayanıyordu. Bu maneviyat kırılması ise yine bildiğimiz Sakarya Meydan Muharebesi’ne dayanıyordu. Fakat Sakarya Meydan Muharebesi ve Büyük Taarruz arasındaki fark taarruz ateş gücüne, sayıca üstünlüğe, hareket ve manevra kabiliyetine dayanır.

Türk ve Yunan Ordusu’nun Sayısı ve Hazırlıklar

Türk Ordusu: 92.000 insan, 48.000 tüfek, 819 makineli tüfek, 145 top

Yunan Ordusu: 180.000 insan, 88.000 tüfek, 3000 makineli tüfek, 300 top

Sakarya’da kazanmamıza rağmen Türk ordusu uzun sürecek ve derin hedeflere ulaşabilecek bir taarruz için yeterli değildi. Bunun için ilk olarak asker sayısı 200.000’e çıkarıldı. Ordu maddi yönden çok fazla noksandı. Sakarya’dan, Büyük Taarruz’a kadar tüfek sayısı 93.000’e, çoğu hafif olmak üzere makineli tüfek sayısı 2864’e, top sayısı da 323’e çıkarıldı. Bunların yanında askerlerin eğitimine de özen gösterildi ve ordunun muhariplik yeteneği üst seviyeye çıkarıldı. O yıllarda bütün dünya Türk ordusunun savunma kudretini takdir ederken, taarruz kabiliyetinin olmadığını düşünmekteydiler. O yıllarda Türk ordusunun durumunu ve ülkenin kaynaklarını iyi bilenler, Türk ordusunun taarruzda başarı sağlayamayacağını düşünüyorlardı. Fakat atladıkları nokta ordumuz Yunan ordusundan sevk, idare ve moral bakımından çok üstündü.

Büyük Taarruz’da Komutanlarımız

Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa, GenelKurmay Başkanı Fevzi Çakmak (Mareşal Çakmak), Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa (Orgeneral İnönü), Birinci Ordu Komutanı Nurettin Paşa, İkinci Ordu Komutanı Yakup Şevki Paşa

Yaklaşan Fırtına

Taarruz zamanı yaklaştıkça Sakarya Meydan Muharebesi’nden önce çıkarılan Başkomutanlık yasasının süresini tekrar uzatmak ele alındı. Mayıs 1922’de Mustafa Kemal Paşa’nın Başkomutanlık yetkisi tekrar uzatılmış, 4 Ağustos’ta sona erecek olan yasa Mustafa Kemal Paşa’nın 20 Temmuz’da mecliste yaptığı “Ordunun maddi ve manevi gücü milli gayeyi tam bir güvenle gerçekleştirecek düzeye ulaşmıştır. Bu sebeple yüce meclisimizin yetkilerine lüzum kalmamıştır.” konuşmasıyla Paşa’nın başkomutanlığı süresiz uzatılmıştır.

Taarruz Planı

1921-22’de yapılan politik girişimlerin başarısız olması sebebiyle işgal altındaki vatan topraklarını kurtarabilmek için askeri güç kullanmaktan başka çare kalmadı. Taarruz planı esas olarak 1921 sonbaharında yapılmıştı,10 aylık boşluk sebebiyle üzerinde bazı değişiklikler yapıldı.  Yapılacak taarruz için asıl olarak 3 bölge seçildi

Birinci Bölge

Sakarya kuzey kolu ile Sivrihisar-Seyitgazi arasındaki bölgeden Eskişehir genel istikametinde taarruz. (Porsuk çayı vadisini takiben kuzey bölgeden taarruz)

İkinci Bölge

Seyitgazi-Afyon arasındaki bölgeden taarruz. (merkez bölgeden) Bu bölgeden taarruz iki istikamette olabilir. Birincisi Seyitgazi-Eskişehir istikametinde, ikincisi de Döğer istikametinde, Afyon bölgesinde bulunanları kuşatacak şekilde.

Üçüncü Bölge

Afyon Bölgesi. Bu bölgeyi de iki kısım halinde incelemek gerekir. Birinci kısım Afyon kuzeydoğusu bölgesi, ikincisi Afyon güneybatısı bölgesidir.

Planda tüm koşullar en ince ayrıntısına kadar hesaplanarak düşünülmüştür. Türk’ün askeri dehası bu sefer ona vurulmak istenen esaret zinciri için çalışıyordu.

Fırtına Başladı

25 Ağustos günü hazırlıklar ile geçti ve nihayet 26 Ağustos sabahı 05.00’te taarruz başladı. Öncelikle top atışları ile başlayan taarruz dakika geçtikçe şiddetlenmeye başladı. Ve işte istediğimiz oluyordu saniyeler, dakikaları, dakikalar saatleri kovaladıkça Türk ordusu başarılı bir şekilde taarruzda ilerliyordu. Yunan ordusu komutanı kuzeyden karşı taarruz istemesi üzerine güneye giden 9. uncu tümenin hareketi gece durduruldu.

Bu tümenden sadece bir alay Afyon’a getirildi. Yunan ordusundan General Diyanis de karşı taarruza ancak 29 Ağustos’ta geçebildi. 27 Ağustos günü Türk ordusu birçok bölgeyi ele geçirmeyi başardı. Korkudan ve ateş hatlarından saklanan yerel halk sevinç ve gözyaşları ile ordumuzu karşılıyor ve ellerini öpüyorlardı. Türk Ordusu Eskişehir hariç Yunanlıların bütün asıl mevzilerini ele geçirmişti. Artık asıl önemli olan Türk ordusunun nasıl takip yapacağıydı. Gece Afyon’a gelen Mustafa Kemal Paşa, İsmet Paşa’nın değerlendirmesine katılmış ve ordulara şöyle emir verilmişti:

“Yunan kuvvetlerinin İlbulak Dağı ve uzanımı hattında tutacağı değerlendirilen mevzii her iki yandan kuşatmak, imha etmek, böylece batıya ve kuzeye çekilmesini önlemek makmaksadıyla; 2.nci Ordu, Döğer-Muratlar-Belce istikametinde; 1.inci Ordu Bakırcık tepe-Dumlupınar-Ahatköy istikametinde takip yapacak.”

28 Ağustos’tan, 30 Ağustos’a kadar sabahına kadar Türk ordusu ile Yunan ordusu arasında yer yer şiddetli çatışmalar çıkmış, diğer iki günün sonucu olarak Yunan ordusu, Türk ordusunun takibinden kurtulamamış ve mevzi almaları engellenmiştir. Geri çekilen Yunan birliklerinin yarattığı boşluktan içeri dalan Türk ordusu, Yunanlara kuzeyden çevirme yapmış ve bu sayede Yunan ordusunun ana parçasını oluşturan 1.inci ve 2.nci Kolordu birlikleri Murat Dağı eteğinde torbaya girmesine yol açmıştır.

Burada Mustafa Kemal Paşa’nın yine askeri zekası ön plana çıkmıştır. Afyon’da bulunan Mustafa Kemal Paşa, 30 Ağustos günü sabaha doğru komuta yerinde tutulan durum haritasını tetkik etmiş ve derhal Genelkurmay Başkanını ve Cephe Komutanını çağırmıştır. Cephe komutanına çembere alınanların imha edilmesinin emrini vermiş ve hareketleri hızlandırmak için kendisi 4.üncü Kolordu’nun yanına gitmiştir. Genelkurmay Başkanı’nı 2.inci Ordu’nun yanına Batı Cephesi Komutanı’nı da bütün cepheyi idare etmesi için Afyon’da bıraktı.

Trikopis ise kuşatma çemberinden kaçmak istese de bunu başaramıyordu. Dumlupınar da orduyu yöneten Mustafa Kemal Paşa Yunan ordularının darmadağın oluşunu izlerken savaştan önce kendisine söz sarf eden Yunan Başkomutanı Hacianesti’ye nazaran şöyle bağırdı: “Hacianesti, gel de ordularını kurtar.”

30 Ağustos günü saat neredeyse 19.30’a kadar süren savaşta Yunanlıların 4.üncü ve 12.nci tümenleri tamamen 5.inci ve 9.uncu tümenleri kısmen imha olmuş ve Türk ordusu bugün Kütahya’ya girmiştir. Düşman gerisinde 1.5 km’lik bir açık bulan General Trikopis 6000 kişiyle kaçmayı başarmış ama kaçışı uzun sürmemiş ilerleyen vakitlerde 5000 askeri ile Uşak’ta Türk ordusuna teslim olmuştur. Çok iyi hazırlanılan Başkomutanlık Meydan Muharebesi taarruzdaki bazı gecikmeler yüzünden düşman ordusunu tamamen yok edememiştir.

Üstte bahsettiğimiz kolordular şeklinde olmuştur. Savaşta Mustafa Kemal Paşa hemen hemen piyade tüfeği menzilinde bulunmuş ve Zafertepe’den savaşı bizzat kendisi yönetmiştir. Artık gerçekleşen olaylar canını kurtarmak için dağılan Yunan ordusu askerlerinin takibi şeklinde olmuştur. Bizler de bunlara kılıç artığı denir. Bu kılıç artıkları da 18 Eylül’e kadar yurttan sökülüp atılmıştır. Bu savaşta en meşhur olaylardan biri ise şudur:

Afyonkarahisar’ın hatlarının çözülmesinden sonra birkaç Yunanlı tutsak, gece saatlerinde Mustafa Kemal’in çadırına getirilir. Bunlardan birisi Selanik’ten gelmekteydi. Yüz kendisine yabancı gelmemiş ve üniformada hiçbir belli edici emare görmediğinden kim olduklarını ve rütbelerini sormaya başladı:

-Binbaşı mısınız?

-Hayır.

-Albay mı?

-Hayır.

-Korgeneral mi?

-Hayır.

-Peki nesiniz?

-Ben Mareşal ve Türk Orduları Başkomutanıyım! Şaşkınlıktan Yunan kekeledi:

-Bir başkomutanın savaş hattına bu kadar yakın yerlerde dolaşması işitilmiş değil de!

Savaşın içinden galip çıkmamızdan hemen sonra o unutulmaz emir yankılandı:

Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!

 

 

Gürsel Ayaydın

Kaynakça

https://www.msb.gov.tr/Content/Upload/Docs/askeritariharsiv/buyuktaaruz.pdf

https://web.archive.org/web/20120529060650/http://www.sosyalbilgilerci.com/buyuk-taarruz-ve-baskomutanlik-meydan-muharebesi-ve-sonuclari/

https://eksiseyler.com/almanya-sansolyesi-angela-merkelin-16-yillik-kariyerine-genel-bir-bakis

https://web.archive.org/web/20130510093638/http://atam.gov.tr/mustafa-kemal-buyuk-taarruz-gununu-butun-dunyadan-nasil-gizli-tuttu/

https://www.kulturportali.gov.tr/portal/30agustoszaferbayrami

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu