İsrail ve Batılı Devletlerin Planı
Onlara “Yeryüzünde düzeni bozmayın” denildiğinde, “Hayır, biz yalnızca ıslah edenleriz” derler.
Bakara Suresi- 11. Ayet
Neredeyse 1 seneye yaklaşan bu insanlık dışı savaşta İsrail’in bir soykırım yaratmaya çalıştığı açık bir şekilde ortaya çıkmıştır. Bu insanlık dışı eylemlerin amacı para hırsı ve Batılı devletlerin Rusya’yı saf dışı bırakmak istemesi olabilir mi? Öncelikle savaşın nasıl başladığını hatırlayarak konumuza giriş yapalım.
Savaş 7 Ekim 2023 yılında bir Cumartesi günü Hamas tarafından İsrail topraklarına füze saldırısı ile başlamış daha sonrasında karadan baskınlarla bir üstünlük sağlanmaya çalışılmıştır. Fakat İsrail tarafının hızlı cevabı neticesinde Hamas’ın denediği bu operasyon nispeten başarısız olmuş ve İsrail’in gerçek amacına ulaşmasını sağlamıştır.
Kassam Tugayı’nın saldırıları sonucunda en az 1.400 İsrail vatandaşı, 15.000 üzerinde ise Filistin vatandaşı hayatını kaybetmiş 45.000’den fazla insan ise yaralanmıştır. Buna ek olarak 1 milyon Gazzeli ve 500.000 İsrail’li yerinden edilmiştir. 1973 Arap-İsrail savaşından beri İsrail ilk defa savaş kararı almıştır.
Bundan böyle İsrail tarafı, Filistin halkına dünya tarihinde eşine az rastlanır saldırılar düzenlemeye başlamıştır. Okul, hastane gibi yerleri bombalayarak insanlık dışı faaliyetlerine başlayan İsrail’in bu saldırılarının amacının bir soykırım olduğunu en net gösteren yer ise Refah bölgesinin bombalanması olmuştur.
Yerinden edilen Filistin vatandaşlarının bölgede kaldıkları çadırlara yangın bombaları atılmış ve çoğu çocuk olmak üzere birçok insan ne yazık ki hayatını kaybetmiştir.
Savaşın ilk günlerinde hatırlayacağınız üzere Hamas’ın başlattığı saldırıyı, İsrail’in gizli servisi Mossad’ın bilgisi olduğu halde gerçekleştirdiği söylenmekteydi. İşte tam da burada sorduğumuz sorular hakkında kafanızdaki taşlar yerine oturmaya başlayacak.
Hindistan geçtiğimiz yıl tam da İsrail-Hamas savaşından bir hafta sonra Hindistan’ı, Orta Doğu’ya ve Avrupa’ya bağlayacak olan ticaret koridoru anlaşmasını imzaladı. Güzergah Hindistan’dan başlayıp, Umman Denizi ve Basra Körfezi’ni kullanıp Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Ürdün, İsrail ve yine deniz yoluyla Yunanistan’da son bulmaktadır. Bununla birlikte hem Hindistan’ın Avrupa’ya bağlantısı yüzde 40 azalacak hem de Hindistan’ın üretim malları doğrudan Avrupa’ya ulaşacak.
Peki bu güzergah üzerinde Gazze’nin yeri nerededir? 2000 yılında Gazze kıyı şeridinde büyük bir doğalgaz rezervi keşfedildi. Günümüze kadar göz önünde bulunmayan bu durum Doğu Akdeniz bölgesinin enerji ve petrol yatakları bakımından zengin olması dünya devletlerinin gözünü buraya çevirmiştir. 2018 yılında ilk aramaların yapıldığı bölgede Gazze kıyı şeridinin de zengin kaynaklara sahip olduğu bilinmeye başlandı.
Bu bölge araştırmasından sonra ilerleyen yıllarda hepiniz bilirsiniz ki Rusya-Ukrayna savaşı meydana geldi. Tam da burada doğalgaz-Gazze ilişkisi ön plana çıkıyor. Yine bildiğiniz üzere doğalgaz bakımından zengin kaynaklara sahip olan Rusya, Avrupa doğalgazının büyük bir bölümünü karşılamaktadır. Savaşın sonucu olarak yediği ambargolar üzerine Avrupa’ya gaz akışını kesen Rusya, Avrupa’da büyük bir etki uyandırmış ve Batılı devletlerin her konuda olmasa da birçok konu da kendine muhtaç olduğunu hatırlatmıştı.
Doğu Akdeniz bölgesinde de bölge devletlerinin yaptıkları anlaşmalar ile buradan da kendine pay çıkaramayacağını anlayan Batılı devletlerin başına deyimi yerindeyse bir talih kuşu konmuş ve Hamas, İsrail’e saldırmıştır.
Gazze’nin kıyı şeridinde bulunan gaz rezervlerinin haklarının yasal olarak Filistin’e ait olması sebebiyle İsrail bu bölgeyi abluka altına almış ve bölgeyi ekonomik olarak izole etmiştir. Parçaları birleştirince çıkan büyük resimde görüyoruz ki çıkan Rusya-Ukrayna Savaşı neticesinde Rusya’nın doğalgaz hattını kapaması, Batılı devletleri yeni bir yol arayışına itmiştir.
Orta Doğu’da her dediklerini yapabilecek bir devletin eliyle binlerce insanı yerinden ederek buradaki rezervleri ele geçirip Rusya’nın yer altı kaynakları üzerinden etkisini kırıp, Hindistan’ın ticaret yolu üzerinden hem ucuz ticaret mallarına hem de Gazze’nin doğalgazına sahip olmayı hedeflemektedirler. Bu yüzden Batılı devletler kar amacı ile sesini çıkarmazken, Suudi Arabistan, Ürdün gibi devletlerde ticaret yolundan faydalanmak hem de Batı dünyasının tepkisini çekmemek ve desteklerini kaybetmemek için İsrail’in yaptığı bu insanlık dışı katliama seslerini çıkarmamaktadırlar. Hatta Ürdün bir yerde dur diyeceğine hala daha İsrail’e yapılan saldırılarda, kendilerini savunmakta yardım etmektedir.
İran tarafından bugün yapılan saldırı da bile Ürdün füzeleri bertaraf etme konusunda İsrail’e yardım etmiştir.
İsrail tarafı ise Batılı devletlerin kendine mecbur olması ve aldığı destek sebebi ile kısa sürede biteceğini düşünülen bu saldırılarını katliama döndürmüştür. Filistin devletinin kurulmasını önleyebilmek amacıyla bölgeyi baskı ve zulüm altında tutmaktadır. Ayrıca inançlarının gereği “Vaadedilmiş Topraklar” olarak gördüğü yerleri de mahvetmekten çekinmemektedirler. Buna en güzel örnek ise Lübnan’ı bombalamaya başlamasıdır.
İlk çıktığından biraz zaman sonra verilen uğraşlar sonucunda sonlanacağı düşünülen İsrail saldırıları gün geçtikçe daha da şiddetini artırmış ve altında yatan gerek ticari gerek dini gerçekleri göz önüne sermiştir. İnsanlık dramının yaşandığı bölgede saldırıların ne kadar bitmesini umsak da İsrail’in hiç oralı olmadığı istediğini alana kadar durmayacağı aldığı kararlar ve destekle açık olarak bellidir.
Umuyoruz ki bu yazımızla sizlere faydalı olabilmiş ve yaşanılan bu olayın arka planlarından birini anlatabilmişizdir, sağlıkla kalın Sencer ile kalın.
İsrail ve Filistin hakkında olan diğer yazımıza buradan ulaşabilirsiniz.
Kaynakça
https://www.bbc.com/turkce/articles/crgj3jd28wmo
https://www.hurriyet.com.tr/dunya/egeden-sonra-akdenizde-de-kriz-40737888
