Sencer Akademi

Küresel Güç Mücadelesi: Güney Çin Denizi’nde Egemenlik Tartışmaları ve Jeopolitik Dinamikler

Küresel Güç Mücadelesi: Güney Çin Denizi’nde Egemenlik Tartışmaları ve Jeopolitik Dinamikler

Gürsel AYAYDIN

Özet

Yaklaşık olarak 3,5 milyon kilometrekare alanı kapsayan Güney Çin Denizi küresel güç mücadelesinde merkezi konumlardan biridir. Sahip olduğu yer altı zenginlikleri, güçlü balıkçılık kaynağı ve deniz taşımacılığının büyük bir kısmına ev sahipliği yapması buraya kıyısı olan devletler arasında egemenlik tartışmaları yaşanmasına sebebiyet vermektedir. Bu tartışmayı yaşayan devletler Çin, Tayvan, Malezya, Filipinler, Vietnam, Brunei’dir. Gerginliklerin zaman zaman azaldığı bölgede, egemenlik tartışmaları 2012 yılında Filipinler tarafından BM Uluslararası Daimi Tahkim Mahkemesi’nde Çin’e karşı açtığı Güney Çin Denizi’nde egemenlik hakları sorununa ilişkin davanın 2016 yılında Çin’in aleyhinde sonuçlanması ile yeniden alevlenmiştir. Bölgenin en güçlü devleti konumunda bulunan Çin’e karşı kıyı devletleri özellikle Filipinler ve Vietnam Çin’in gücünü dengelemek için ABD, Hindistan, Japonya gibi devletleri bu soruna müdahil etmek istemektedir. Fakat bu devletlerde Güney Çin Denizi’ndeki sorunlara uzak değildir. Bunun sebebi deniz ticaretinin yaklaşık 1/3’ü buradan geçmesidir. Bölgenin aynı zamanda zengin yer altı kaynaklarına da sahip olması bu devletlerin dikkatini burada toplamaktadır. Bölgenin durumuna baktığımızda Brunei, Tayvan, Malezya Çin’e karşı sessizlik politikası izliyorken, ABD’nin ve diğer küresel güçlerin bölgeye tavrını bilen Filipinler ve Vietnam Çin’e karşı en sert tepkileri vermektedir. Güney Çin Denizi’nde devletlerin egemen olduğu yerlere baktığımızda Çin pastanın büyük kısmını kendine almaktadır. Sahip olduğu adaları ve onlarla beraber inşa ettiği yapay adaları silahlandırmaktadır. Buna karşın ABD’nin bölgedeki varlığını korumak adına bölgeye yönelik jeopolitik önlemleri Güney Çin Denizi sorununa yeni değişiklikler sağlayabilir. Çin tarafı ise yıllardır bölgeye yaptığı trilyonlarca dolar yatırımın ve bölgedeki kazanımlarına güvenip küresel güçleri kendine mecbur etmek istemektedir. Silahlandırdığı adalar ile bölgede rakip sayabileceği devletlere güç gösterileri yapmaktan geri kaçmayan Çin, bu yaptıklarının yanı sıra bölgede oluşturacağı ekonomik işbirliğinin kendine sağlayacağı faydayı bilmektedir. Onun için birkaç durum haricinde kıyı devletlerine karşı çok fazla bir şekilde silah kullanmamakla beraber yumuşak gücünü kullanıp bu devletlere yaptığı yatırımları da ön planda tutarak çözümün barışçıl yollarla sağlanmasını istemektedir. Küresel güçler bu anlayışta bir Çin’in kazanırsa zararın büyük kısmını onları etkileyeceğini bildikleri için bölge devletlerinin Çin ile yaklaşmaması için ellerinden geleni yapmaktadırlar. Araştırmamızda cevap aradığımız temel soru Güney Çin Denizi nezdinde Asya’da neden bölgesel bir işbirliği kurulamıyor? Bu çalışmada Çin’in, bölgesel ve küresel güçlerin Güney Çin Denizi’ne verdiği önemi inceleyeceğiz. Bu araştırmada nitel araştırma metodolojisini kullandık.

Abstract

The South China Sea, which covers an area of approximately 3.5 million square kilometers, is one of the central locations in the global power struggle. Its underground riches, strong fishing resource and hosting a large part of sea transportation cause sovereignty disputes among the states that have a coast to this region. The states that have this dispute are China, Taiwan, Malaysia, the Philippines, Vietnam, Brunei. In the region where tensions sometimes decrease, sovereignty disputes flared up again with the result of the case filed by the Philippines against China in the UN International Permanent Arbitration Court in 2016 regarding the sovereignty rights issue in the South China Sea. Against China, which is the most powerful state in the region, coastal states, especially the Philippines and Vietnam, want to involve states such as the USA, India, Japan in this problem to balance China’s power. But these states are not far from the problems in the South China Sea. The reason for this is that approximately 1/3 of sea trade passes through here. The region also has rich underground resources, which attracts the attention of these states. When we look at the situation of the region, Brunei, Taiwan, Malaysia follow a silence policy against China, while the Philippines and Vietnam, who know the attitude of the USA and other global powers to the region, give the harshest reactions against China. When we look at the places where the states are sovereign in the South China Sea, China takes the biggest part of the cake. It arms the islands it owns and the artificial islands it builds with them. On the other hand, the geopolitical measures taken by the USA to the region in order to protect its presence in the region may provide new changes to the South China Sea problem. The Chinese side, on the other hand, wants to oblige the global powers to itself by trusting the trillions of dollars of investment it has made to the region for years and its gains in the region. China, which does not hesitate to show its power to the states that it can consider as rivals in the region with the islands it arms, also knows the benefit that the economic cooperation it will create in the region will provide to itself. Therefore, except for a few situations, it does not use weapons against the coastal states too much, but uses its soft power and keeps the investments it makes to these states in the foreground and wants the solution to be achieved by peaceful means. Global powers, knowing that if a China with this understanding wins, the majority of the damage will affect them, do their best to prevent the regional states from approaching China. The main question we are looking for an answer in our research is why a regional cooperation cannot be established in Asia in terms of the South China Sea? In this study, we will examine the importance that China, regional and global powers attach to the South China Sea. In this research, we used the qualitative research methodology.

Anahtar Kelimeler

Güney Çin Denizi, anlaşmazlık, Asya-Pasifik, Çin, Vietnam, Brunei, Tayvan, Endonezya, Malezya, Filipinler, ABD, Japonya, Hindistan

Bu çalışmada makalelerin yanı sıra dergilerden, kitaplardan, yayınlardan, konuyla alakalı çıkan haberlerden faydalanılmıştır.

Giriş

Pasifik Okyanusu’nda yaklaşık 3,5 milyon kilometrekrelik bir yer kaplayan Güney Çin Denizi dünya deniz ticaretinin büyük bir kısmına (%39.5) ev sahipliği yapmaktadır. Güney Çin Denizi’ni Asya ülkeleri nezdinde önemli kılan diğer faktörler zengin balıkçılık kaynağı ve de petrol ve doğalgaz bakımından bölgenin zengin olduğuna dair inanıştır. Dünyanın artan enerji ihtiyacı ve ticaretin neredeyse yarısı buradan döndüğü için bölge sadece Asya ülkeleri için değil, buraya kıyısı olmayan devletler için de önemli yapmaktadır. Çin bölgenin kendi açısından önemini ve bölgedeki egemenlik hakkını tarihsel gerekçelere ve durumlara dayandırmakla beraber bunun yanında Çin Cumhuriyeti (Tayvan) tarafından 1947 tarihli hazırlanan haritayı diğer ülkelere kanıt olarak sunmaktadır. Çin, 3,5 milyon kilometrekarelik alanın yaklaşık olarak %80’inden hak iddia etmektedir. Bu hak iddiasını ise 1947 tarihli haritayı 1953 yılında revize ederek ( Haritayı U şeklinde düzenleyip Dokuz Çizgili Harita olarak tanımlamıştır.) dünyaya sunmuştur. Bölgedeki diğer devletler ise buna karşı çıkmaktadır. Diğer ülkeler ise uluslar arası hukuka dayanan egemen haklarını savunmaktadırlar. (Çin, Tayvan’ın iddialarına ve yaptıklarına sert bir tepki göstermemektedir, bunun sebebi Çin’in Tayvan’ı kendi eyaletlerinden biri olarak görmesidir.) Güney Çin Denizi’nde devletlerin temel anlaşmazlık sorunu baktığımızda dört tane adalar ve takımada üzerinden gerçekleşmektedir. Bunlar Paracel (Xisha), Pratas (Dongsha), Scarborought (Huangyan), Spratly (Nansha) adalarıdır. Bu adalardan Paracel (Xisha), Huangyan mercan adasını içeren Zhongsha takımadası tamamen Çin’in kontrolü altındadır. Spratly (Nansha) takımadası üzerinde bölgedeki tüm devletler hak iddia etmekte ve devletler burada parça parça adaları elinde tutmaktadır.

Güney Çin Denizi: Bölgesel ve Küresel Rekabetin Ana Noktası

Bölgede Çin Halk Cumhuriyeti diğer devletlere nazaran ekonomik, askeri ve nüfus bakımından oldukça üstün gelmektedir. Kıyıdaş devletler bunu çok iyi bilmektedir ve durumu en iyi açıklayan kişi ise 2016 yılında Filipinler Devlet Başkanlığı’na seçilen Duderte olmuştur. Duderte şöyle demiştir: “Savaşa girersem donanmam birkaç dakika içinde ezilecek. Çin ile savaşırsam füzeleri yedi dakika içinde Manila’ya ulaşacak.” Çin’in bu denli kıyıdaş devletlere üstünlüğü bölgede onun elini güçlendirmektedir. Bu gücün yanı sıra yine bu devletlerin çoğuna “Kuşak Yol” projesi kapsamında milyarlarca dolar yatırım yapmıştır. Kıyıdaş devletler her ne kadar Çin’in bölge için üstüne gitseler de Çin’in yatırımları ve ekonomik gücü bir yerde devletlerin ellerini bağlamaktadır. Filipinler ile olan ilişkisi zaman zaman düzelen ve bozulan Çin’in bölge konusunda diğer devletler ile olan ilişkisine baktığımızda en büyük sorununu Vietnam ile yaşamaktadır. Vietnam ile 1970’li yıllarda başlayan düşmanlıkları 2008 yılından sonra daha da vahim gelmeye başlamıştır. Çin’in Güney Çin Denizi’nde yapay adalar inşa etmesi ve bu adaları silahlandırmasını kendi için bir tehdit olarak algılayan Vietnam uluslar arası arenada bu durumun herkes için tehdit olacağını tekrarlamakta küresel güçleri en başta ise kıyısı olmamasına rağmen Hindistan’ı buraya çekmeye çalışmaktadır. Diğer bir kıyıdaş devlet olan Brunei ise Vietnam ve Filipinlere nazaran Çin’e büyük bir tepki gösterememektedir. Bunun yine en temel sebebi Çin’in Brunei için yaptıklarıdır. 4,1 milyar dolara ulaşan yatırım Brunei devletini sessiz bir politika izleme yoluna itmiş ve Çin, Brunei açısından durumu kendi lehine çevirmeyi başarmıştır. Kıyıdaş devletlerden Malezya’ya baktığımızda devletin yatırımlar ve işbirlikleri sebebi ile Güney Çin Denizi’nde olan yaşanan anlaşmazlıkları, Vietnam gibi uluslar arası arenalarda dile getirmekten kaçınmakta ve sessiz bir politika izlemektedir. Sorunlarını direkt olarak Çin’e bildirip çözümünü barışçıl bir şekilde yapmayı istemektedir. Bu, Brunei vari sessizlik politikasını ise Çin sürekli olarak takdir etmektedir. Endonezya ise bölgede barış ve istikrarın sağlanması için taraf devletleri daha ılımlı olmaya davet etmektedir. Bölgede huzurun ve istikrarın sağlanmasının her devletin yararına olacağını beyan etmiş ve devletlerin çalışmalarının bu yönde olması gerektiğini savunmuştur. Çin ile zaman zaman kıta sahanlıkları ve münhasır ekonomik bölge konusunda sorunları tırmanma yolunda olsa da her iki devlet bu sorunları karşılıklı görüşmelerde aşmaktadırlar.

Tayvan için ise durum biraz farklı olmaktadır. 1949 yılından beridir bölgede hak iddia etmesine ve kontrol altında tuttuğu adalara rağmen Çin diğer devletlere gösterdiği tepkileri Tayvan’a göstermemektedir. Bu tepkisizliğin en büyük nedeni Çin’in Tayvan’ı kendi toprak parçası olarak sayması ve Tayvan’ın uluslar arası arenada “Republic of China” ve Birleşmiş Milletler nezdinde “Tek Çin” olarak tanımlanmasından kaynaklanmaktadır. Tayvan’da yine aynı şekilde Çin’e çok fazla tepki göstermemekle beraber eşitlik temelinde yapılacak müzakereler ile ilişkilerin geliştirilmesini savunmaktadır.

Çin ise yumuşak gücünün yanında bölgede bir o kadar da sert yüzünü göstermektedir. Kuşak Yol projesinde güçlü bir yer kaplayan Güney Çin Denizi’nde 1950’li yıllardan etkinliğini artırmakta, sahip olduğu adaların yanında yapay adalar üretmekte ve bu adaları silahlandırmakta geri durmamaktadır. Bunları kendi yetki sahasını genişletmek için yapmakta olan Çin’in, uzun yıllardır elde ettiği kazanımları yorumlayan uzmanların kazanımların herhangi bir askeri çatışma olmaksızın geri çevrilmesinin zor hatta imkansız olduğu yönündedir. (2015-2018 ABD Pasifik Komutanı Amiral Harry Harris) Çin burada rakipsiz olmayı hedeflemekte ve ayrıca bölge dışı devletlerin burada ki askeri güçlerinden rahatsız olduğunu beyan etmektedir. Bu bölgeyi tamamen kendi etkinlik alanı olarak gören Çin’in sorunlarını kıyı devletleri ile barışçıl bir yolla ve karşılıklı diyaloglar ile çözmek isterken adaları silahlandırması bir tezatlık oluşturmakta ve Çin’in bölgeyle alakalı tutarsız bir politika ve kıyı devletlerine pek de güvenmediği izlenimi oluşmaktadır.

Rekabete küresel olarak baktığımızda ise dünyadaki birçok devletin başta ABD, Japonya, Güney Kore olmak üzere burada Çin ile rekabet halinde olduğunu görmekteyiz. Kıyıdaş devletlerinde Çin’in dengelenmesi açısından (en başta Vietnam ve Filipinler) ABD’yi sürekli olarak dikkatini buraya çekmek istemektedir. Güney Çin Denizi’nde, Çin’in kazanımlarının çok büyük olduğunu gören ABD yönetimi bu kazanımları dizginlemek için elinden geleni yapmaktadır. ABD Savunma Bakanlığı Sözcüsü Martin Meiners Çin’in kazanımlarının tehlikesini “Çin’in geniş çaplı toprak kazanma, karakol inşaa etme ve tartışmalı bölgeleri silahlandırma kararı Güney Çin Denizi’ni derin bir şekilde istikrarsızlaştırıyor. Bu yaklaşım, Çin’in artan şekilde baskıya başvurma ve sahadaki gerçekleri değiştirmek için aldatmacalara girişme politikasını bizim için daha ciddi bir odak noktası haline getiriyor.” yorumuyla açıklamıştır.

Bu açıklama ile beraber ABD tarafı geçtiğimiz yıl 1991 yılında Filipinlere bıraktığı Subic Körfezi’nde bulunan tersaneyi buradaki yapacağı tatbikatları sağlama almak için 2022 yılında satın aldı. (Fakat burası Filipin-ABD savunma anlaşması için de bulunmadığı için tamamen bir Amerikan üssü haline gelememektedir.) Bölgede diğer bir güçlü devlet olan Japonya ise burada güçlü bir Çin devleti istememektedir. Bunun en temel sebebi Japonya deniz ticaretinin yüzde 42’si Güney Çin Denizi’nden geçmesidir. ABD ile olan ittifakı sebebiyle Çin’e karşı düşüncesi paralel şekilde olan Japonya, ABD ile beraber bölgede askeri tatbikatlar yapmaktadır. Vietnam ise bu iki devletle beraber Hindistan’ı da bu potaya dahil etmek istemektedir. Hindistan’ı dahil etme isteği ise Asya’nın yükselen ekonomilerinden birine sahip olması ve nüfus bakımından Çin’e karşı koz olarak kullanılabileceği düşüncesinden kaynaklanmaktadır.

Bölgesel İşbirliği Sorunu

Devletlerin egemenlik konusunda ihtilaf yaşadığı sular olan Güney Çin Denizi’nde tartışmalar sürmekle beraber hala daha bu bölgeyi ele alan bir bölgesel işbirliği kurulamamaktadır. Bunun en temel sebebi Çin’in diğer kıyıdaş devletlerin Güney Çin Denizi’ndeki egemenlik hakkını gasp etmesidir. Bölgede var olduğu düşünülen potansiyel enerji kaynakları yüzünden Çin bölgede bulunan adaları Dokuz Çizgili Harita’ya dayanarak haksız bir şekilde ele geçirmekte ve silahlandırmaktadır. Bölge devletleri Çin’in bu tutumu karşısında huzursuzluğunu dile getirmesine rağmen Çin çok ufak problemler haricinde geri adım atmamaktadır. Geri adım atılmaması, devletlerin egemenlik hakkını gasp etmesi ve bu durum hakkında konuşan devletlere göz dağı verilmesi bölge devletlerinde bölgesel işbirliği konusunda tereddüt uyandırmaktadır. Filipinler Çin’e, yaptığı bu gasp niteliğindeki olaylar hakkında 2012 yılında BM Uluslar arası Tahkim Mahkemesi’nde dava açmıştır. Bu dava 2016 yılında sonuçlanmış ve Çin’e karşı Filipinlerin haklılığına karar vermiştir. Kararda ayrıca diğer devletlerin bu denizden yararlanmasını önlemeye çalışan Çin’in tarihsel kanıtlarının yeterli olmadığını ifade edilmiştir. Çin’in aleyhinde olan bu kararla bölgede tartışmalar yeniden alevlenmiştir. Çin, bölgenin huzura kavuşması için ikili görüşmeleri savunmakta ve üçüncü kişilerin bu görüşmeye alet edilmesiyle bölgede huzursuzluğun bitmeyeceğini beyan etmektedir. Bu ılımlı davranış her ne kadar yapıcı bir tutum olsa da, Çin bu söylemleri ile aslında bölgede gücün kendisinde olduğunu belirtmekte ve diğer kıyı devletlerini kendine mecbur bırakmak istemektedir. Öte yandan askeri bakımdan güçlenen Çin eğer bölgede kendi dayatmaları ile bir işbirliği tahsis edebilirse son yıllarda yaptığı ekonomik sıçramanın daha büyüğünü yapabileceğini bilen Batı tarafı da sürekli bir biçimde bölgede kurulabilecek bir işbirliğini engellemeye çalışmaktadır. Bunun için ABD, Asya’ya Dönüş projesi ile buradaki egemenlik tartışmalarını kullanarak bölge devletleri ile ikili ve çok taraflı anlaşmalar imzalamış, bu anlaşmalarla beraber bölgede askeri işbirlikler ve tatbikatlarda düzenlemiştir. ABD’nin sergilediği bu tutumda bölgesel bir işbirliğini engellemektedir. ABD ile beraber Japonya’da jeopolitik olarak en büyük rakibi Çin’e karşı burada kurulacak bir işbirliğini istememekte tıpkı ABD gibi burada varlığını hissettirmektedir. Güney Çin Denizi BM Uluslar arası Tahkim Mahkemesinin verdiği kararla Açık Deniz statüsünde olması buradaki meselelere dünya devletlerinin müdahalesini kolaylaştırmakta ve işbirliği sorununu çözülemez hale getirmektedir. Burada bölgesel bir işbirliğinin kurulmasının iki yolu vardır. İlk yol Güney Çin Denizi Çin’in istediği şekilde kapalı bir deniz haline gelecek ve bölge devletleri Çin’e mecbur kalarak bölgesel bir işbirliğine gidecektir. İkinci yol ise Çin egemenlik iddialarından vazgeçip diğer bölge ülkelerinin Güney Çin Denizi üzerindeki haklarını tanıyacak ve silahlandırdığı adaları bir tehdit unsuru olmaktan arındırıp tekrardan silahsızlandıracak fakat bu iki yola da realist olarak baktığımızda bu iki yolunda mümkün olmadığı görülmektedir. Çünkü ne dünya devletleri burada Çin’in mutlak egemenliğini ister, ne de Çin kıyısında sürekli rahatsız olduğunu beyan ettiği düşman olarak atfettiği devletleri ister. Bölgeye baktığımızda göreceğimiz en büyük durumun Güney Çin Denizi sorununun devletleri uzun bir süre daha meşgul edeceğidir.

SONUÇ

3,5 milyon kilometrekare alanı kaplayan Güney Çin Denizi’nde uzun bir süre görülemeyen huzur ve barış ortamının daha görülemeyeceği aşikardır. Bunun temel sebebi hem deniz taşımacılığının 1/3’ünün buradan geçmesi bununla beraber sahip olduğu düşünülen yer altı zenginlikleridir. Çin buranın kendisi açısından önemini bilmektedir ve bu bilinç ile denizdeki adaları sahiplenmekte ve bu adaları silahlandırmaktadır. Bölgede halen kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölgenin düzenlenememesi de ayrıca bu huzursuzluğun sebeplerinden biridir. BM Uluslar arası Tahkim Mahkemesi her ne kadar verdiği karar ile Çin’e karşı diğer devletleri haklı bulsa da bölge nezdinde verilen karar Çin açısından bağlayıcı olamamıştır. Bölgesel bir işbirliğine gidilecek yolda Çin kendini başat devlet olarak görmekte ve yabancı devletlerin burada bulunmamasını istemektedir. Bölge devletlerine yaptığı yatırımlara güvenen Çin bu devletlerle ne kadar sorunu olursa olsun bu yatırımlar sayesinde orta yolu bulmaktadır. Bir ateş çemberi olan Güney Çin Denizi’nde devletler egemenlik haklarının ihlali yüzünden ne Çin’e çok yaklaşabilmekte ne de egemenlik haklarını gasp eden Çin’e karşı tek yumruk olabilmektedir. Onun içindir ki bölge devletleri Çin’e karşı bölgede ABD’yi istemektedir. ABD tarafı ise 2000’li yıllardan beridir, Orta Doğu’ya kaydırdığı önemi Asya’ya Dönüş projesi ile tekrardan Pasifik bölgesine yoğunlaştırmaktadır. Bölge devletleri ile ikili ve çok taraflı anlaşmalar imzalamanın yanında bu devletler ile olan anlaşmalarına dayanarak bölgede askeri tatbikatlar ve işbirlikleri yapmaktadır. Bu nedenlerdendir ki Güney Çin Denizi’nin yer altı ve üstü zenginlikleri, deniz taşımacılığının büyük kısmının buradan dönmesi ve bölgesel ve küresel güçlerin bölgeden payını almak istemesi sebebi ile daha çok uzun bir süre bölgesel bir işbirliği bir kenara bölgede huzur ve istikrarın hakim olamayacağı apaçık ortadadır.

KAYNAKÇA

Hanayı, Omirbek, Güney Çin Denizi’ndeki Temel Sorunlar ve Çözüm Yolları: Çin’in Yaklaşımı

Genç, Aslıhan, Enerji Kaynakları Çatışmasının Ortasında Güney Çin Denizi, Mesleki ve Sosyal Bilimler Dergisi Cilt:2/ Sayı:1

Gökten, Kerem, Güney Çin Denizi: Ekonomik ve Stratejik Rekabeti Anlamak, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi 24/1

Pekcan, Cemre, Uluslar arası Hukuk Çerçevesinde Güney Çin Denizi Krizinin Değerlendirilmesi, Uluslar arası Kriz ve Siyaset Araştırmaları Dergisi

https://www.indyturk.com/node/616371/d%C3%BCnya/pekin-abdyi-g%C3%BCney-%C3%A7in[1]denizinden-nas%C4%B1l-att%C4%B1

https://www.aa.com.tr/tr/dunya/guney-cin-denizi-cin-ile-kiyidas-ulkelerin-egemenlik-ihtilaflarinin[1]odaginda/2780153

https://tr.euronews.com/2023/10/23/guney-cin-denizindeki-carpisma-sonrasi-pekin-ile-manila[1]arasindaki-gerilim-artti

https://amti.csis.org/island-tracker/china/

https://chinapower.csis.org/much-trade-transits-south-china-sea/

https://chinapower.csis.org/much-trade-transits-south-china-sea/

https://tr.euronews.com/2023/03/23/cin-abdnin-filipinlerdeki-askeri-varligina-karsi

https://www.bbc.com/turkce/haberler/2014/05/140508_guney_cin_gerginlik

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu